Relate İndir, İyi Hissetme Yolculuğuna Hemen Başla!

Ayrılık Anksiyetesi Nedir? | Belirtileri ve Tedavisi

Ayrılık Anksiyetesi Nedir? | Belirtileri ve Tedavisi

10/12/2022
Yazan:
Psikolog Alara Tanfer
Düzenleyen:
Klinik Psikolog İdil Salih
Ayrılık Anksiyetesi Nedir? | Belirtileri ve Tedavisi

Ayrılık Anksiyetesi Nedir?

“Ayrılık anksiyetesi nedir?”in cevabını bağlandığımız kişilerden veya evimiz gibi yerlerden ayrılırken yoğun kaygı duymamız olarak cevaplandırabiliyoruz. Gelişim döneminde her bebek ayrılık anksiyetesi yaşadığı bir dönemden geçiyor. Ayrılık anksiyetesi yaşayan bebeklerde her an bakım vereni ile olmak isteme ve ondan ayrılırken zorlanma hali görülüyor. Bakım verenine güvenli bağlanan bebeklerde bir süre sonra ayrılık anksiyetesi görülme olasılığı azalıyor. Fakat geçmiş deneyimlerimize ve kurduğumuz o ilk bağa bağlı olarak yetişkinlikte de ayrılık anksiyetesi yaşayabiliyoruz. Bu da kurduğumuz ilişkileri yıpratabiliyor. Özellikle kaygılı bağlanma stiline sahip olduğumuzda ayrılıklar bizim için çok daha zorlayıcı olabiliyor ve bu da ilişkilerimizin daha sağlıksız ilerlemesine neden olabiliyor. Bu sebeple yazımızda bebeklik döneminde başlayan ve yetişkinlikte de devam eden ayrılık anksiyetesine ayrı ayrı yer veriyoruz. 

Yetişkinlerde Ayrılık Kaygısı Belirtileri Nelerdir? 

Yetişkinlerde ayrılık kaygısı, bireyin bağlı hissettiği kişilerden ayrılmakla ilgili aşırı korku ve kaygı yaşaması durumu olarak geçiyor. Bu tür bir kaygı, onu deneyimleyen kişi için oldukça yıpratıcı olabiliyor. Ayrılık kaygısı duyan yetişkin, sevdiği kişiden ayrı kalmamak için sosyal aktivitelerden uzak durabiliyor, iş yaşamında ise devamlılık ve performans sorunlarıyla karşı karşıya kalabiliyor. Aynı şekilde bireysel bir hayat yaşama, küçük ve büyük olaylarda karar alma konusunda zorlanabiliyor.  

“Ayrılık anksiyetesi nedir?” sorusunun cevabını daha iyi anlamamızı sağlamakta bu anksiyete türünün belirtilerini ve yaygın duygu durumlarını tanımamız bizlere yardımcı olabiliyor. 

Ayrılık anksiyetesi duyan bir yetişkinin sıklıkla yaşadığı duygular aşağıdaki gibi olabiliyor:

  • Kaygı
  • Utanç
  • Suçluluk
  • Öfke
  • Çaresizlik
  • Hüzün

Ayrılık anksiyetesinin belirtileri olarak:

  • Kişinin sevdiklerinin veya kendinin kaçırılacağına ya da ölümcül şekilde yaralanacağına dair asılsız korkular duyması,
  • Sevdiklerinin yanından ayrılmayı reddetmesi ya da bu konuda aşırı zorlanması,
  • Sevilen birini bir hastalık veya felaket nedeniyle kaybetme konusunda sürekli aşırı endişe duyması,
  • Ayrılma korkusu nedeniyle evden ayrılmaktan kaçınması,
  • Sevilen kişi olmadan ev dışında bir yerde uyumakta zorlanması ya da bunu reddetmesi,
  • Ayrılıkla ilgili tekrarlayan kabuslar görmesi,
  • Sevilen kişiden uzak kalma düşüncesinin bile baş ağrısı, çarpıntı, mide ağrısı gibi fiziksel semptomlara neden olması

öne çıkıyor. 

Ayrılık Kaygısı Ne Zaman Başlar?

“Ayrılık anksiyetesi nedir?” kadar cevabı merak edilen bir diğer soru da ayrılık kaygısının ne zaman başladığı sorusu. Ayrılık kaygısı hayatımıza düşündüğümüzden de erken bir dönemde gelişimimizin normal bir parçası olarak giriyor. 8-14 aylık bebekler bakım verenlerinden ayrılmakla ilgili ilk kaygılarını yaşamaya başlıyorlar. Ayrılık kaygısının hayatımıza ilk bu dönemde girmesi bir tesadüf değil. Bebeklerde nesne sürekliliği bu dönemde oluşuyor. Nesne sürekliliği, insanların ve nesnelerin onları görmesek bile hala var olduklarını bilmemiz anlamına geliyor. Bu dönemde gelişen nesne sürekliliği ile birlikte bebek ebeveyninin ne zaman yanına geri döneceğini merak etmeye başlıyor. Bu sorunun cevabını bilmemek ise yoğun bir kaygıya sebep oluyor. Aynı zamanda, bu dönemde bebekler ebeveynlerinin bakımına bağımlı oldukları için de kaygılarının şiddeti yoğun oluyor. 

Ayrılık Kaygısı Ne Zaman Biter?

Bebeklerde ayrılık kaygısı genellikle yaklaşık 8. ayda başlıyor. Bu yaşta bebekler yeni insanlar gördüklerinde tedirgin oluyorlar. Ancak bu kişilerin yanlarındayken ebeveynlerinin varlığı ile güvende hissetmeye devam ediyorlar. Ebeveynleri gittikten sonra ise bu güven duygusunun yerini kaygı alıyor. Gelişim sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesiyle bebekler ebeveynlerinin bakımına eskisi kadar bağımlı olmuyorlar. Bazı çocuklarda daha uzun sürebilse de yaklaşık olarak 2 yaşına gelindiğinde hem çocuğun eskisi kadar bağımlı olmamasıyla hem de ebeveynlerin geri döneceklerine olan inancın yerleşmesiyle ayrılık kaygısı azalıyor. 

Büyümemizle birlikte ayrılık kaygısının öznesi değişebiliyor. Hayatımıza katılan yeni insanlarla birlikte ayrılık kaygısını ebeveynlerimizle olan ilişkimiz dışındaki ilişkilerde yaşayabiliyoruz. Arkadaşlarımızla, partnerimizle hatta kimi zaman evcil hayvanlarımızla ilgili olarak ayrılık kaygısı duyabiliyoruz. Bu yüzden ayrılık kaygısını biten bir olgu değil de duygusal dayanıklılığımıza, tecrübelerimize ve ilişkilerimizin dinamiğine göre şekil değiştiren ve zaman zaman hayatımıza giren bir kaygı türü olarak değerlendirebiliyoruz.  

Bebeklerde Ayrılık Kaygısı

Bebekler hayatlarının ilk dönemlerinde benlik algısına sahip olmuyorlar. Yani çevresindeki kişileri adeta kendi benliklerinin bir uzantısı olarak tecrübe ediyorlar. Ortalama olarak 8 aylıkken ise benlik duyguları gelişmeye başlıyor. Daha basit bir anlatımla, bebekler bu dönemde kendilerilerinin ebeveynlerinden ayrı bir varlık olduklarını keşfediyorlar. Bunun ardından ise nesne sürekliliğini öğrenmeye başlıyorlar. Yukarıda açıkladığımız gibi bunun sonucunda da ebeveynlerini görmeseler bile ebeveynlerinin onlardan ayrı birer birey olarak varlıklarını sürdürdüklerini kavrıyorlar. 

Fakat zaman kavramı henüz oluşmadığından bu ayrılığın ne kadar süreceğini anlamakta güçlük çekerek kaygılanmaya başlıyorlar. Bu bağlamda ayrılık kaygısı bebeklerde olumsuz duygulara neden olsa da aslında bu durumun sağlıklı gelişimin bir parçası olduğunu söyleyebiliyoruz. Belki kısacık bir an bile ayrı olsalar onlar için bu çok uzun bir zaman gibi tecrübe edilebiliyor. Gelişimlerinin devamında, ortalama 3 yaş döneminde,  duygusal olgunluğa ve zaman kavramına erişen bebekler bu kaygıyı sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğrenebiliyorlar. Ancak o döneme kadar ebeveynlerinden ayrılırken yoğun bir şekilde ağlayabiliyor, yokluklarında ise uyku ve beslenme düzenleri bozulabiliyor ve öfke krizlerine girebiliyorlar.  

Bebeklerde Ayrılık Kaygısı Belirtileri

Ayrılık kaygısının duygusal ve fiziksel olarak yaygın belirtileri bulunuyor. Bu belirtiler sayesinde bebeklerin ayrılık kaygısı yaşayıp yaşamadığına dair fikir edinebiliyoruz. 

  • Bağlanma figüründen ayrılmada zorlanma
  • Bağlanma figürünü kaybetmeye dair aşırı endişelenme
  • Okula gitmeyi istememe veya reddetme
  • Her an bağlanma figürü ile durmak isteme
  • Bağlanma figürü ile uyumak isteme
  • Bağlanma figüründen ayrılmaya dair kabuslar görme
  • Sık sık baş, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma ve yatak ıslatma 

gibi davranışlar gösteriyor ise bebeğinizde ayrılık anksiyetesi görülüyor olabilir.

Bebeklerde Ayrılık Kaygısı ve Uyku

Bebekler gelişimlerinin normal bir parçası olarak uyku sırasında da ayrılık anksiyetesi yaşayabiliyor. Ayrılık anksiyetesinin belirtilerinden biri bebeklerin bakım vereni ile birlikte uyuma isteği. Bebeğinin bu zamanları daha sakin geçirebilmesi için uyku vakti rutini oluşturabilir, ona uyku vaktinde sarılması için bir uyku oyuncağı alabilir, sabah tekrar görüşeceğinizi hatırlatabilir veya kucağa almamak şartıyla bir süre yanında durabilirsiniz. 

Yetişkinlerde Ayrılık Kaygısı 

Ayrılıkla ilgili kaygı duymak ve sevdiklerimizden uzak kalmak konusunda sıkıntılı hissetmemiz insani ve doğal bir duygu. Fakat bu kaygı günlük aktivitelerimizi, diğer ilişkilerimizi, sorumluluklarımızı ve kendimizi gerçekleştirme arzumuzu engellediğinde iyilik halimize zarar veren bir boyut kazanabiliyor. Çocuklarda ve yetişkinlerde görebildiğimiz bu duruma ayrılma kaygısı bozukluğu adını veriyoruz. Okul çağına gelen çocukların ebeveynlerinden ayrılmakla ve yeni bir sosyal ortama girmekle ilgili sıkıntı duyması çok doğal. Fakat adaptasyon için gereken süreden sonra bu kaygının büyüyerek okula devamlılık problemlerine sebep olması, karın ağrısı ya da mide bulantısı gibi fiziksel semptomlara yer verecek bir hal alması çocuklar için zor ve olumsuz bir tecrübe olabiliyor. Aynı şekilde yetişkinlikte sevdiklerimizden ayrılmaktan üzüntü duymak ve onlar için endişelenmek hepimizin zaman zaman tecrübe ettiği duygular. Ancak bu kaygı iş hayatımızı, sosyal yaşamımızı, birey olma halimizi, özgürlüğümüzü ve iyilik halimizi zedelemeye başladığında ayrılma kaygısı bozukluğu yaşadığımızı söyleyebiliyoruz. Böyle bir durum bir profesyonelden yardım alarak ve bu konunun üzerinde çalışarak çözülebiliyor ve daha tatmin olduğumuz bir yaşamın ve sosyal ilişkilerin kapısını bizlere açabiliyor.

Ayrılık Anksiyetesi Tedavisi

Ayrılık anksiyetesini devamlı ve yoğun bir şekilde tecrübe etmek bizler ve çevremizdekiler için hem psikolojik olarak yorucu hem de yıpratıcı olabiliyor. Bu nedenle “Ayrılık anksiyetesi nedir” sorusuna cevap vermek kadar “Ayrılık anksiyetesi tedavisi nasıl olur?” sorusunun cevabını vermek de iyilik halimizi artırmak adına önemli. Ayrılık kaygısı, üzerinde çalışıldığında oldukça olumlu sonuçlar alınan bir konu. Farklı terapi metodları farklı yaklaşımlarla bu konuyu ele alarak bizlere çeşitli çözüm seçenekleri sunuyorlar ve kaygımızı tanıyarak üzerinde kontrol sahibi olmamıza fırsat veriyorlar. 

Ayrılık anksiyetesi üzerinde çalışmak ve iyilik halinizi artırmak konusunda istekliyseniz Relate uygulamasındaki “Partnerle Güvenli Bağlanmak”, “Stresi Yönetmek”, “Duygusal Dayanıklılık Kazanmak”, “Partnerine Güven Duymayı Öğrenmek” ve “Olumlu Bakış Açısı Kazanmak” yolculuklarını deneyerek ayrılık kaygısıyla baş etmede psikolojik esneklik kazanabilirsiniz. 

Bilişsel Davranışçı Terapi:

Bilişsel davranışçı terapi kaygı bozukluklarında en çok tercih edilen ve olumlu etkileri araştırmalarla kanıtlanmış bir terapi yöntemi. Bu yöntemde ayrılıkla ilgili davranışlarımızı ve duygularımızı etkileyen olumsuz düşünce kalıplarını tespit ederek daha sağlıklı ve gerçekçi düşünce kalıplarına sahip olmak üzerine çalışılıyor. 

Psikodinamik Terapi:

Psikodinamik terapi de kaygı bozukluklarında sıkça kullanılan bir terapi yöntemi. Bu yaklaşımda amaç kaygıya yol açan bilinç dışı düşünceleri ve bu noktada geçmişin bugünü nasıl etkilediğini keşfetmek. Bu ekolde ayrılık kaygısının kaynağındaki bilinçli veya bilinçsiz tecrübelerimiz ve bu hisse karşı geliştirdiğimiz savunma mekanizmaları merkezde oluyor. 

Kabul ve Kararlılık Terapisi:

Kaygı bozukluklarında kullanılan bir diğer ekol ise kabul ve kararlılık terapisi. Bu terapi yöntemine göre kaygı ve acı veren duygular ile düşünceleri kontrol etmeye çalışmak daha fazla kaygılanmamıza neden oluyor. Bu bağlamda, olumsuz duygu ve düşüncelerin varlığını kabul ederek duygusal esnekliğimizi artırmak ve kişisel değerlerimize uygun daha sağlıklı eylemlerle ayrılık kaygısı ile baş etmek hedefleniyor. 

Kişilerarası Terapi:

Bu terapi yönteminde amaç bize kaygı veren konuları içinde bulunduğumuz ilişkiler üzerinden incelemek. Ayrılık kaygısı içinde bulunduğumuz ilişkileri hem etkiliyor hem de onlar tarafından etkileniyor. Kişilerarası terapi bağlamayı odağa alıyor ve ikili ilişkide sorun olan davranış ve inançlara odaklanıyor. 

Bu ve benzeri konularda daha fazla bilgi edinmek için şimdi kendine Relate üyeliği hediye et! Hemen edindiğin bilgileri hayatına uygulamaya ve daha iyi hissetmeye başla.
RELATE'İ ÜCRETSİZ İNDİR

Diğer Blog Yazılarımız:

DİĞER YAZILAR